19 Ekim 2016 Çarşamba

Londra'da yapılacaklar/Sky Garden

Sky Garden Londra'daki gökdelenlerden birinin en üst iki katından Londra'yı ücretsiz olarak izleyebileceğiz içi dışı muhteşem bir yer. Buraya girmek için öncelikle rezarvasyon yaptırmanız gerekiyor. https://skygarden.london/
👆 Sitesinden kayıt yaptırarak listelenen boş günlerde ve saatlerde ziyaretinizi gerçekleştirebilirsiniz. Giderken yanınızda kimlik kartınızı ve mail adresinize gelen biletin çıktısını almayı unutmayınız. 35.katta bulunan cafeden kahve alabilirsiniz fiyatların dışarıdaki kahvecilerden bir farkı yok, ayrıca çok lezzetli limonlu kekleri var. :)
Dümdüz bir şehir olan Londra'yı en güzel izleme yerlerinden biri olan Sky Garden'a mutlaka gelin! :) 
İç mekan fotoğraflarını atmıyorum gidince sizlere sürpriz olsun. ;)

17 Ekim 2016 Pazartesi

Hot Pot Nedir?

Çinli bir arkadaşımın "hot pot" partisi yapalım demesinden sonra neyle karşılaşacağımı bilmek adına yaptığım araştırma sonucunda edindiğim ilk izlenim; öyle iki insanla olmayacağıydı. Çok haklıydım! Arkadaşımın evine gittiğimizde masada hazırlanmış renkli renkli sebzeleri gördüm. Ortada da kocaman bir elektrikli tencere. Diğer arkadaşların gelmesiyle et içerikli ürünleri "bak bu helal" diye damgalarını göstererek balık ürünlerinin ve adını sadece balık topu olarak bildiğim ürünlerle tanıştıktan sonra masada bir böceğin gözlerini dikmiş bana baktığını farkettim. Hamdolsun ki canlı değildi. Karidesmiş kendileri, benim için gidip helal ürün almış insanlar önüme çiğ tavuk kesip koysa bile elbette yiyecektim. Neyseki pişireceklerdi... 



Pişireceklerdi pişirmesine ama kafamda deli sorular tabi... Bu karidesin dışı ekli tırnaklar gibi sert parlak bişey gözleri de pörtlek pörtlek bana bakıyor. İçi de kıvrım kıvrım bişeylerle dolu gövdesine kadar. acaba bunu nasıl yiyolar diye düşünürken bir cesaret sordum; "cehaletime verin bizim memlekette dizilerden duyarız sosyetik kısmısı yer bunu, bu kafasını ve kuyruğunu da mı yiyeceğiz?" Daha önce hiç yememiş olmama baya şaşırarak ve gülerek "siz ülkenizin denizinden sadece balık mı yiyorsunuz?" Diyerek anlattılar. Kafası ve kuyruğu yenilmiyormuş. Ama yiyenler de varmış. Gövdesinde etli bir kısım var sadece onu yiyoruz dediler. Kabuğu da soyuluyormuş. Derin bir ohhhh çektikten sonra masadakileri incelemeye devam ettim.
 
İki çeşit mantar, bi kaç çeşit balık topu(balık mücveri gibi içinde yeşil soğan vb. Ürünler var) kağıt tofu, normal tofu, havuç, patates, brokoli, küp küp doğranmış balık ve prinç noddle. Bu çeşitler farklılık gösterebiliyor en çok yaptıkları ince doğranmış koyun eti ve domuzun sakatatlarıymış. 6 kişilik partimizin 2 kişisi müslüman olduğu için onları iptal ettiler. Yanında da bir kaç çeşit sosla başladık servise. Öncelikle Çin'den getirdiği çorbanın ana malzemesi olan suyu tencerenin yarısına normal su koyarak kaynatmakta başladı işe. Ardından pişme sürelerini dikkate alarak ekledi bir bir tüm çiğ yiyecekleri.

Youtube'da yayınladığım bu videoda detayları bulabilirsiniz. 
Gelelim bu kendin pişir kendin ye olayı hakkındaki görüşlerime...
Saatlerce yiyerek başında muhabbet edilebilecek bu güzel yiyecek biraz fazla baharatlı biz Türklere göre, yuttuktan sonra baharatı ağzınızdan midenize giden yolu etrafına acı saçarak işaretliyor adeta. İşin iyi yanı bir kaç yemeden sonra uyuşturuyor baharat ağzınızı ve dilinizi. Ama ilginç bir şekilde tadını alabiliyorsunuz yiyeceklerin hala. Acısını söndürsün diye soda, kola falan içmeyin aman ha! Ben yaptım üçe beşe katlandı acısı, sonrasında portakal suyuyla devam ettim. Çinliler soya sütü içiyorlarmış genelde yanında.  En sevdiğim balıklar oldu. King Prawn(karides) de fena değildi. Balık tavuk arası bir tadı vardı ama temizlerken bir zamanlar denizin incecik kumlarında gezinen ayacıklarını görmeseydim daha güzel olabilirdi. :) İki kase dolusu yedim onu da belirtmek isterim. Masadaki diğer arkadaşlar da Tayvanlı ve Endonozyalıydı. Buna benzer bir yemek kültürü bu diğer iki ülkede de varmış. Ama onların kaynattıkları su bu kadar baharatlı değilmiş. Yemeğin sonunda öğrendim ki bu restorana gidilip yenildiği takdirde çok pahalı bir yemekmiş. Kişi başı 200 pound gibi bir fiyat verdiler Londra'daki restoranlar için. Sadece bir yerde yapılıyormuş ayrıca. Bizim için bu kadar uğraşıp bize böylesine farklı bir deneyim sunan arkadaşıma minnettar oldum. Asya insanı sıcaklığını bu uzun zamanlı yemek masasında bir kez daha hissettim. Avrupa insanı genelde kendi başına hızlıca yemek yiyip kalmak peşinde olduğu için mesafeleri görmüyorum ve Asyalı insanları daha bize yakın görüyorum. 
Okuduğunuz için teşekküe ediyorum. Sorularınızı seve seve cevaplayacağımı belirtmek istiyorum...
Saygılar.
(King prawn-karides piştikten sonra bu renk oluyor)
(Yanında yediğimiz çok lezzetli prinç ekmeği, içinde de susam ezmesi var)

26 Temmuz 2016 Salı

Yulaf Kepekli Kabak Mücveri

Unsuz tariflerden en güzelinden biri daha...

Yulaf Kepekli Kabak Mücveri

Malzemeler:

- 1 yumurta
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- 2 yemek kaşığı yulaf kepeği
- tuz
- 4 adet kabak
- karabiber
- pul biber
- 2 yemek kaşığı kadar ezilmiş beyaz peynir

Yapılışı:

Derin bir kapta 1 yumurta, zeytinyağı ve tuzu karıştırıyoruz. 2 yemek kaşığı yulaf kepeğini bu karışımla karıştırıp yulaf kepeğinin kabarmasını bekliyoruz. Onların kabarmasını beklerken kabakları rendeleyip suyunun süzülmesi için süzgece koyuyoruz. İyice suyu çıktıktan sonra hepsini karıştırıyoruz peyniri ve baharatı da ekliyoruz. çok katı olmayan bu karışımı yağlı kağıdın üzerine 1'er yemek kaşığı döküyoruz ve önceden ısıtılmış 200 derecelik fırına koyup üzeri kızarana kadar pişmesini bekliyoruz.

Afiyet olsun... :)

11 Mart 2016 Cuma

Cambridge'de Yaşam

Merhaba;
Cambridge'de ev bulma konusuna değindikten sonra sıra yaşam konusuna geldi. Genelde İngiltere'ye gelen Türklerin genel sıkıntısı ülkenin çok pahalı olmasıdır. Bu yüzden size İngiltere'de ve Cambridge'de sağlıklı ve uygun yaşamanın ipuçlarını vereceğim.

İlk konumuz; market alışverişimi nereden yapmalıyım? İlk ve en sevdiğim cevap; "ALDI" :) Bu biriciğimiz market zincirinin menşei Almanya'dır. Çalışanları pire gibi çok hızlı insanlar olmakla birlikte bir o kadar da sempatiktirler. Gelelim ürünlere, ben bütün ev ihtiyaçlarımı buradan karşılıyorum diyebilirim çünkü hem çok uygun fiyatlı hemde son zamanlarda artan organik merakını yakından takip etmiş organik ürünleri normal marketlere göre çok ucuza satan bir market. Ayrıca her hafta bazı ürünleri indirime sokarak daha ucuza satıyorlar. Örneğin bu hafta;

  • bebek patates kilosu: £0.89  değil £0.59 yaklaşık 2,5TL
  • marul: £0.99  değil £0.59 yaklaşık 2,5TL
  • un: £0.45 yaklaşık 1,5 kilo yaklaşık 2TL
  • 6'lı serbest gezen tavuk yumurtası: £0.89 yaklaşık 4TL
  • 2 lt süt: £0.75 Litresi 1,5TL

Bazı temel ihityaçların fiyatlarından da anlayacağınız kadarıyla fiyatlar çok da aşırı değil bu markette. Bunun yanında özellikle Cambridge'de sizlere tavsiye edebileceğim diğer market "ASDA" buraya da sık sık uğrarsanız özellikle indirimde 90% a varan indirimlerle her çeşit ürünü bulabilirsiniz. Ayrıca bu marketten helal et, tavuk ve kıyma da alabilirsiniz. Et reyonunda halal kısmını kolaylıkla bulabilirsiniz. Biz 6 ay önce Londra'ya taşındık ve henüz hiç ASDA'ya rastlamadım fakat Cambridge'deyken en sevdiklerimdendi. Londra'daki ilk tercihim yine ALDI sonrasında da Sainsbury's. Sainsbury's de de helal et bulabilirsiniz ve ALDI'ye göre biraz daha kaliteli ürünler bulunmakta özellikle sebze ve meyve konusunda.

Şimdi sırada et meselesi var; Cambridge küçük olmasına rağmen helal et konusunda pek çok seçenek vardı. Bizim en çok tercih ettiğimiz Mill Road'daki Al-Amin ve yine Mill Road'daki Spicegate. Spicegate Al-Amin'den daha ucuz.

Eğer Türk ürünleri almak isterseniz yine Mill Road'daki adını sadece Supermarket olarak hatırladığım sahibi de Türk olan market. Şahsen çok tercih ettiğim bir yer değildi. Zaten Türk ürünlerine pek de ilgim yok. Ve fiyatları görünce tıpış tıpış uzaklaşıyor insan. Sadece Türkiye'den geldi diye bu kadar pahalı olması mantıksız çünkü Londra'da aynı ürünleri 75% daha ucuza bulabilirsiniz. Burası Cambridge'de tek olduğu için fiyatları biraz abartmış bir market. Sadece çekirdek almak için uğradığım yer diyebilirim. :)

İngiltere'de inanamayacağınız derecede güzel organik marketler göreceksiniz. Düşünsenize kocaman market ve herşey ORGANİK. Cambridge'de küçük bir yer olmasına rağmen 2 tane organik market seçeneğiyle yeterli bir yer. Birincisi yine Mill Road'daki Arjuna. Spicegate'in yanındaki dükkan. İkincisi de şehre uzak ama benim yaşadığım yere yakın olan Daily Bread Co-operative(CB4 2PH) navigasyonunuza bunu yazarsanız çok kolay gidebilirsiniz. Ayrıca şehirde yeniyseniz Citi1 adlı otobüsü kullanarak Kirkwood Road durağında inerek alışverişinizi yapıp tekrar aynı duraktan otobüse binerek şehir merkezine gidebilirsiniz. Çünkü Citi1 ring otobüs dönüp dönüp aynı yere gidiyor. :)
Sırada dışarıda yemek yemek istediğiniz zamanlar için bir kaç önerim var. Vereceğim isimler sadece bizim eşimle yemeklerini ve mekanı sevdiğimiz yerler. Tabi ki bunların dışında bir sürü mekan bulabilirsiniz yemek için. Navigasyonla daha rahat bulabilmeniz için parantez içerisinde posta kodunu da vereceğim;

  • Bedouin (CB1 2BD) : Kuzey Afrika mutfağı olarak geçen bu mekan helaldir öncelikle sevgimizin nedeni bu. :) Farklı tatlar denemek istiyor ama çok da cesur değilseniz burası harika başlangıç. Sizlere menülerinden bir kaç ufak tavsiyem olacak... 1. Bastilla(£5.95) 2.Haniounette(£4.95) 3.Tagine Beldi(£14.50) 4.Felous M'asella(£12.95)Fotoğrafta da gördüğünüz gibi son derece otantik bir ortam. Sadece ortam için bile gidilir buraya. Mutlaka rezervasyon yaptırın çünkü özellikle haftasonları çok kalabalık.
  • Zi's Piri Piri: Eğer yemek için çok özel bir yer aramıyorsanız size burayı tavsiye edebilirim. İnce hamurlu pizzaları çok lezzetli ve yine helal olması benim için çok güzel. Eğer etin helal olması sizin için çok önemli değil ise Grand Arcade'nin arkasındaki Zizzi'yi tavsiye ederim.
  • Aromi: Eğer şehir merkezinde dolanıyorsanız sadece çayın veya kahvenin yanında atıştırmalık bir kaç ufak atıştırmalık arıyorsanız buranın minik kabaklı pizzalarını şiddetle tavsiye ederim. Kabağın dahil olduğu bir yiyecek ancak bu kadar güzel olabilir. Ayrıca her mevsim bulunan muhteşem İtalyan dondurması tatmak için burası harika bir yer. Limonlusunu mutlaka deneyin giderseniz.
  • Merhaba: Eğer bir Türk restoranı arıyorsanız burada benim sevdiğim tek yer "Merhaba" buraya da sadece lahmacun yemek için gittim ama lahmacun çok zordur ve harika yapıyorlar.
Gezmek için bir sınır yok bence her yere gidin çünkü Cambridge gündüz vakti çok tenha yerlere girmediğiniz sürece gayet güvenli bir yer. Evden şehir merkezine 1 saat yürüdüğüm günler bile oluyordu. Ama mutlaka gitmeniz gereken yer; Milton Country Park. Bisikletimiz olduğu zamanlar evde kahvaltı yapmaktansa burada kahvaltı yapmayı tercih ediyorduk genelde. Bisiklet demişken bisikletlerinize dikkat edin bu memlekette. Ödünç olarak kullandığım bisikleti çaldırdım ve hala hatırladıkça gözlerim dolar.

İngilizcenizi geliştimek için de bir kaç tavsiyem var aslında bunun hakkında size çok fazla şey anlatabilirim. Ayrı bir konu açmak en iyisi. Tek tavsiyem çok arkadaş edinin. Her milletten. Ayrıca geldiğimden beri ücretsiz dil kurslarına gidiyorum hem vaktim var hemde yeni insanlarla tanışıp yeni kültürler öğrenmek harika. Size Cambridge'de bir kaç önerim var; Cambridge Regional College ve diğer bütün kurslar diyebilirim. Yabancı öğrencilerin kendi ülkelerinde ingilizce öğretmenliği yapmak için almaları gereken bir sertifika var bu sertifikayı almak için yaklaşık 1 ay bir sınıfa ders vermeleri gerekiyor ve bu sınıflara ücretsiz katılabilirsiniz. Yaklaşık 4 tane böyle kursa gittim. Mutlaka deneyin çok faydasını göreceksiniz.

Sormak istediğiniz soru veya hata olarak gördüğünüz yerler için lütfen mesaj atınız. İnstagramdan takip ederek daha fazla İngiltere'yi tanıyabilirsiniz(AYSEDAGLİOGLU). İyi günler efendim... :)





















İngiltere'de Yaşam

Bir şekilde İngiltere'de yaşamanız mı gerekiyor? Ve çok endişelisiniz, o zaman bu yazı tam size göre. Öncelikle geliş sebebinize göre vize almanız gerekiyor işin en zor ilk kısmı burası. Biz tier4 vize tipine başvuru yaptık. evrakların hazırlanması yaklaşık 1 ay sürdü(banka evrakları yüzünden). Vize görüşmesinden sonra 15 gün içinde olumlu ya da olumsuz sonuç geliyor. Vizeleriniz elinizdeyse artık hazırlık zamanı... Size tavsiyem bırakın eşyalarınızın çoğunu çerez, zeytinyağı(egeli derdi), tarhana, salça tarzı İngiltere'de güzelini bulamayacağınız şeyler getirin. Şahsen ben öyle yapıyorum. :) Biz ilk senemizde Cambridge'de yaşadık. Benden 45 gün önce eşim geldi ev bulmak için. Gün sayısından da anlayabileceğiniz gibi işin en zor kısmı bu! İlk geldiğinizde İngiliz bir aile yanında oda kiralamanız size ilk tavsiyemdir, böylelikle hem ingilizcenizi geliştirmiş olursunuz hemde otellere boş yere para akıtmamış olursunuz. Ev kiralama işleri burada (en azından bizim yaşadığımız kadarıyla) Türkiye'deki gibi değil. Gezerken bir ev bulurum, ev sahibi de zaten tontiş tatlı bişeydir beni istemeyecek de kimi isteyecek diye düşünmeyin. Genellikle ev sahipleri kiracılarla muhattap bile olmazlar çünkü. Bir emlak şirketi bulmanız gerekiyor öncelikle, daha sonra onlar sizden gelirinizi görmek için bir belge isteyeceklerdir. Risk almak istemezler hiçbir zaman. Buraya kadar herşey yolundaysa ki genellikle yolunda gitmez çok şanslısınız demektir. Daha sonra sizin bütçenize göre olan evi bulup size bir randevu tarihi verirler. Yakın bir tarih olmayabilir şaşırmayın. Eğer beğenir şartlarda anlaşır ve sizden daha güçlü bir rakibiniz yoksa ev sizin olur. En az 3 aylık depozito isterler genelde. Bu işlerin hepsi için İngiltere'ye en az 10.000 TL parayla gelmeniz gerekiyor. Eğer öğrenci olarak geliyorsanız biraz imkansız bu anlattıklarım. Biz hiç araya emlakçı sokmadan bir ev bulma şansını yakaladık hamdolsun. Bunun için de mümkün olduğunca Türklerle tanışın. Türklerin kulağı keskin olur etrafında elden kiraya vermek isteyen birilerini tanıyor olabilirler. Cambridge'de bulabileceğinizi en ucuz stüdyo flat £550-£600'dan başlıyor faturalar ve vergi hariç. Bunlarla birlikte £800'u bulabilir.

Bu fotoğraflardaki ev bizim bu şartlarda kiraladığımız ilk evimiz. Konumu ve komşularımız pek tekin tipler değildi. Şehrin dışında, Citi1 isimli otobüsle yaklaşık 45-50 dakikada şehir merkezine vardığımız bir yerde. Ev de çok bakımlı değildi maalesef. Sıcak su için elektrikli depo bulunuyor genellikle bu evlerde. Günde 3 kez çalıştırmak yeterli oluyor. İşin en kötü kısmı ise ısınma. o gördüğünüz küçük kaloriferle ısınmanız gerekiyo tabiki yetersiz olduğu için aynısından bir tane daha aldık. Ama burada elektrik sayaçlarını her ay değil senede bir kez kontrol ettikleri için bize bir sene için ekstra £350 fatura çıktı. Bu borcu da taksitle ödemeyi kabul etmiyorlar genelde peşin olarak ödemeniz gerekiyor.

Gelelim Londra'ya... Londra'da da bir öğrenci yerleşim merkezinde kaldığımız için böyle şeyler aramaya ihtiyaç duymadık şimdiye kadar şükürler olsun. Arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla burada ev daha pahalı. Güvenlik açısından biraz merkezi bir yerde studyo flat daire kiralamak isterseniz £900'dan başlıyor maalesef dediğim merkezi yerler de sadece ara sokaklarda olmayan 4.zone da olan evler. Geçen gün şehir merkezinden dikiş makinası almaya gittiğim bir kızın evini çok beğendik ve meraktan fiyatımı sordum. 1 oda içinde yatak, mutfak(penceresi bile yoktu) ve banyo olan bir ev £1500'du. Bu zorlu süreçte hepinizin Allah yardımcısı olsun kardeşlerim. :) Sorularınızı yazabilirsiniz seve seve cevaplarım.İnstagramdan takip ederek daha fazla İngiltere'yi tanıyabilirsiniz(AYSEDAGLİOGLU) İyi günler...







Japon Hediyesi

Japon arkadaşım Kumiko bugün kardeşinin rahatsızlığı dolayısıyla gittiği Japonya'dan geri döndü. Boş da gelmemiş. :) Bana iki tane harika hediye ve annesinin yaptığı vejeteryan kurabiye getirmiş. Hediyelerimin birincisi; 
Suşi yemeyi sevdiğimi bildiği için suşi ve tarzı yiyeceklerin üstünde süs olarak kullanabileceğim kürdanlar getirmiş. Kıyıp kullanırsam ne mutlu bana :) 
Bu da ikincisi. En çok sevdiğim kurutulmuş herşeyler. Havuç, patlıcan, bamya, fasulye, kabak ve anlamadığım bi kaç şeyin daha kurusu. Harika süper lezzetli hediye. Düşünmesi yeter tabiki de. :) Hepinizin böyle güzel arkadaşları olsun. 

6 Mart 2016 Pazar

Yulaf Kepekli Karnibahar Mücveri

Yulaf kepeğini unun yerine kullanmaya başlayalı yaklaşık 2 ay oldu. Misafir dışında pek pasta, kurabiye yapmadığım için yemeklerde un yerine kullandım. Sonuç güzel ve yerken içinizi rahatlatan cinsten. :) Tarife gelince...

• Yarim kilo karnibahar 
• Abarti olmayacak sekilde beyaz peynir
• 1 yumurta 
• 1 çay bardağı süt
• 2 Yemek kaşığı yulaf kepeği
• Gönlünüze göre baharat 
• Tuz 

Yapılışı; 
Öncelikle karnıbaharlarımızın çiçek kısmını ayırıyor yıkıyor ve haşlıyoruz. Haşlanan karnıbaharları bir çatal yardımıyla derin bir kapta eziyoruz. Bunlar azcık beklesin :) 
Başka bir kapta peyniri yine çatal yardımıyla ezip yumurtayı ekliyoruz ve güzelce karıştırıyoruz. Üzerine süt, yulaf kepeği ve baharatları ekleyip yulaf kepeğinin kabarması için 10 dakika bekletiyoruz. 
Bekleyen iki malzemeyi karıştırıyoruz ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine serip 180 derecelik fırında yaklaşık 50 dakika pişiriyoruz. 
Afiyet, şifa olsun :)



Bozuk Para Bütünletme

Merhaba, 
Bir ara bozuk paralari biriktirmemden bahsetmistim. Şimdi de Ingiltere'de biriktirdiğim bozuk paralari nasil bütünleştirdiğimden bahsedeceğim.
Öncelikle elime ameliyat eldivenlerini takıp bir gazetenin üstüne paraları sererek başlıyorum. Bütün paraları cinslerine göre tek tek ayırıyorum.
 Bu işlemi yaptıktan sonra daha önce bankadan aldığın poşetlerin içine üzerindeki talimatlar doğrultusunda paraları koyuyorum. 
Bu paraları bankaya götürdüğünüzde bu işe özel bir tartıyla paraları tartıyor ve hesaplıyorlar daha sonra banka hesabınıza ücretsiz bi şekilde parayı yatırıyorlar. Bu işlemi sadece hesabınız olan bankada yapabilirsiniz maalesef. Şimdi diyeceksiniz ki bu kız bunu niye anlattı? 
Cevap; burada çok fazla bozuk parayla muhattap olduğunuz için bir gün markette elinizi cebinize attığınızda karşılaştığınız bozuk para yığını için aklınızdan "ah şunları bir bütünletsem" düşüncesi geçebilir. Şansa bakın ki bu düşünceden hemen sonra parayla para bütünleten bir makina görürsünüz ve kullanırsınız. Parayla para mı alınır arkadaş? Bunun yerine her gün ceplerinizi bi kutuya boşaltın ve 2-3 ayda bir ücretsiz bir şekilde paranızı bütünletin derim. :) 
Teşekkür ederim. :)